Eğitim Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Alim Kaya, sonuçlarıyla eğitim kamuoyunda dikkati çeken ve makro düzeyde eğitim politikalarında da dikkate alınan PISA 2022 sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
15 yaş öğrencilerinin matematik, fen ve okuma becerilerini değerlendiren PISA 2022 raporundaki değerlerin, bakış ve ele alınan kriterler bağlamında değişiklik gösterebileceğini kaydeden Prof. Dr. Alim Kaya, Türkiye’nin yerini ve konumu şu şekilde değerlendirdi:
“Burada vurgulanması gereken önemli noktalardan biri karşılaştırma yapılırken katılan tüm ülkeler arasındaki yerimizin mi, yoksa OECD ülkeleri içindeki sıranın mı referans alınacağıdır. Katılan tüm ülkelere bakıldığında, bu ülkelerin önemli bir bölümünün gelişmişlik düzeyimizin çok gerisinde, bir başka ifadeyle 'aynı klasmanda' olmadığımız görülmektedir. Dolayısıyla bu ülkelerin önemli bir bölümü ülkemiz için bir referans olmayacaktır. Bu nedenle karşılaştırmaların programa katılan 81 ülke arasındaki yerimiz açısından değil, 37 OECD ülkesi arasındaki yerimize göre yapılması daha doğru olacaktır."
PISA 2022 SONUÇLARI SÜRPRİZ DEĞİL
Prof. Dr. Kaya, matematik, okuma ve fen puanlarımızın OECD ülkelerinin ortalamasının altında yer almasının sürpriz olmadığına dikkati çekerek şunları söyledi:
“Yaklaşık 50 yıldır gerek ilköğretimden ortaöğretime, gerekse ortaöğretimden yükseköğretime geçişte uygulanan merkezi sınavlarda çocuk ve gençlerimizin testlerdeki performansları PISA sonuçları ile son derece uyumludur. 2023 YKS sınavı TYT, 2023 LYS testlerindeki doğru cevap ortalamaları bunun bir göstergesi. Gerek LGS gerek YKS testlerindeki performans ile PISA'da ölçülen bilişsel becerilerdeki performans arasındaki uyum ve benzerlik son derece açık ve anlamlıdır. Bu sonuçlar bize yıllardır eğitim sistemimizde fen ve matematik alanlarındaki öğretimin gelişmesi gerektiğini söylüyordu.”
“EĞİTİMDE YENİ POLİTİKALARA İHTİYAÇ OLDUĞU AÇIKTIR”
PISA 2022’de sunulan her bir beceri alanı ile ilgili asgari ve azami öğrenci oranlarının da dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden hocamız sözlerine şöyle devam etti:
“15 yaşındaki gençlerimizde özellikle her 100 gençten 39’unun asgari beceri düzeyine ulaşamamış olması düşündürücüdür. Yine tabloda görüldüğü gibi OECD ülkelerinde bu alanda temel beceri düzeyine ulaşamamış öğrenci oranı ülkemizden daha azdır. OECD ülkelerinde üst performans düzeyine ulaşan öğrenci oranı yüzde 9 iken ülkemizde bu oran yaklaşık yarısı yani yüzde 5’tir. Özetle eğitim sistemimizin öğrencilerimizin yüzde 39’una asgari temel matematik becerilerini kazandırmak için yeni politikalara ihtiyacı olduğu açıktır. OECD ülkelerindekinin yarısı kadarına üst düzey becerileri kazandırabilmektedir. Fen becerileri açısından temel beceri düzeyinin altında kalan öğrenci oranının OECD ülkeleri ve ülkemizde benzer olması dikkat çekmektedir. Fakat OECD ülkelerinde üst düzey performansa ulaşan öğrenci oranını ortalaması bizim oranın iki katına yakındır. Okuma becerileri açısından da benzer eğilim gözlenmektedir. Bu beceri alanında dikkati çeken önemli nokta çocuklarımızın ancak yüzde 2’sinin üst performans düzeyine ulaşabiliyor iken, OECD ülkelerinde üst performans düzeyine ulaşan öğrenci oranının yüzde 7, yani bizdekinin üç katından fazla olmasıdır. Okuma becerileri açısından durumumuz fen ve matematikten daha fazla gelişmeye açık olduğu ortadadır.”
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'NIN YAKLAŞIMI UMUT VERİCİ
PISA 2022 sonuçları ve diğer uluslararası değerlendirme organizasyonları ile ilişkiler noktasında Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilgisine de dikkati çeken Prof. Dr. Alim Kaya, “Sonuçlar üzerinden geliştirici adımlar atılmasına ilişkin ilgi ve çaba sevindirici. Özellikle 9 Eylül 2023 tarih ve 32304 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliği ile getirilen bazı yenilikler, örneğin merkez ve taşrada ölçme ve değerlendirme ile ilgili birimlerin kullanılması, ulusal düzeyde çıktı izleme sınavlarının yapılacak olması ve en önemlisi de okullarda bazı sınavların yazılı olarak ve merkezi olarak planlanıp yapılması kararı temel bilişsel becerilerin kazandırılması konusundaki sorunumuzu gidermeye katkıda bulunabilir. Ancak PISA ve uluslararası değerlendirme ölçümlerine dönük ilgi yerinde olmakla birlikte bu sınavların bir süre sonra eğitim sisteminin amacı haline gelmesi ve sistemi esir alma riskini de barındırmaktadır, bu konuda dikkatli olunmalıdır.” dedi.